Selçuklular devrinde Konya'da yetişen evliyâdan. Aslen Horasan taraflarındandır. İsmi Ali'dir. Küçük çocuk iken Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî'yi sırtına alıp deve taklidi yaparak eğlendirdiğinden Cemel (Deve) lakabı verilmiştir. Doğum yeri ve târihi bilinmemektedir. 1274 (H.673) senesinde Konya'da vefât etti. Kabri, Konya'da Meram tarafındadır.
Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî hazretlerinin babası Sultânü'l-Ulemâ ile birlikte Konya'ya gelen Cemel Ali Dede, Sultânü'l-Ulemânın sohbetinde bulunup tasavvuf yolunda ilerledi. Selçuklu devri Konyasının tanınmış kişilerinden oldu.
İnsanlara İslâmiyetin emir ve yasaklarını anlatıp onların dünyâ ve âhirette kurtuluşa ermeleri için gayret etti. Pek çok kimse onun sohbet ve zikir meclislerinde bulunup yüksek derecelere ulaştı. Adına yaptırılan dergâhta ve mescidde ilim ve mârifet incilerini dağıtmakla meşgûl iken Konya'da vefât etti. Meram taraflarında Dede Bağı veyaCemel Ali Bağı diye anılan yerde defnedildi. Mütevâzi bir üslupla yaptırılmış olan türbesi, sevenleri tarafından ziyâret edilmektedir.
Cemel Ali Dede Türbesinin içinde, sandukası çinilerle süslü olan yedi kabir bulunmaktadır. Bunlardan ortadaki kabrin Cemel Ali Dede'ye, yanındakilerin de hanımına, kızına ve aşçısına âid olduğu söylenmektedir. Türbenin yanında yer aldığı söylenen Sıbyan Mektebi günümüze kadar gelememiştir.
Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî hazretleri, Cemel Ali Dede'nin mescid ve zâviyesinin bulunduğu Dede Bağı adı verilen yere giderdi. Buradaki sohbetlerde sevenlerine ledünnî âlemin sırlarından bahseder, onlara dünyâ ve âhirette Allahü teâlânın ve Resûlünün râzı olacağı işleri yapmalarını tavsiye ederdi.